2017 yılında öncelikle film sektöründe başlayan #MeToo hareketi, kısa zamanda dünyaya yayılmış ve kadınlara yönelik taciz konusu bir anda gündem olmuştu. O dönem Türkiye’de de kadınlar yaşadıkları istismar deneyimlerini cesaretle paylaşmıştı. Sekiz yıl sonra, bugünlerde Türkiye’de konu, yeniden gündemde… İlk iddia, İnstagram’da bir kullanıcıdan geldi: Mesajda bir makyöz, kadınlara cinsel organının fotoğraflarını atmakla suçlanıyordu. Hemen ardından bir fotoğrafçının küçük yaşta bir kızla mesajlaşmaları deşifre edildi. Derken dergi ve fotoğrafçılık sektöründen birçok erkekle ilgili taciz iddiaları ortaya atılmaya başladı. Kadınlar, birbirlerinden güç alarak, yaşadıkları istismar deneyimlerini anlatmaya, isim verip hesap sormaya başladı. Kampanya, kısa zamanda bir dayanışma ağı doğurdu: “Susma Bitsin” adı verilen ağda şu mesaj verildi: "Sahip olduğu maddi ve manevi imkânlarla, sosyal ağlarıyla ve yakalanmadan yıllarca birçok kadını istismar etmenin verdiği cüretle hareket eden erkeklere hatırlatırız ki: Hiç ifşa olmadım sananlarınızın isimlerini biliyoruz."
Bir hafta içinde çığ gibi büyüyen kampanyanın hedefindeki bazı erkekler sessiz kalsa da bazıları açıklama yapmak zorunda kaldı. Bazısı suçlamaları kabul edip özür diledi, “Çok pişmanım, psikolojik destek alıyorum” dedi. Bazısı, suçlamaların ”itiraf değil, iftira olduğunu” söyledi. Kimilerine göre ise bu kampanya, apaçık bir linç girişimiydi.
Ancak konunun dünyada yarattığı hassasiyete, özellikle film sektöründeki kuruluşlar duyarsız kalamadı. İddiaların hedefinde olan isimlere yaptırımlar başladı. İlk hedef alınan fotoğrafçı, işini kaybetti. Bir mizah yazarı, çalıştığı gazeteden kovuldu. Bir yönetmenin filmleri platformdan kaldırıldı. Bir yapımcı firma, tacizle suçlanan komedyenle ilişkisini kesti.
Gecikmiş her hesaplaşmada olduğu gibi, burada da zaman zaman asılsız iddialar kurunun yanında yaşı da yakıyor; ama görünen o ki, birçok sektörde erkek egemen dünyanın duvarları sarsılmaya ve tacizciler için alarm zilleri çalmaya başlıyor.
|