Seçim yarışının tarihi kesinleşti. Ana aktörleri belirginleşti. Adaylar ortaya çıktı. Taraflar netleşti. İki tarafın da kazanma umudu var. Bu durum, iki cephenin ortasındaki gri alanda kalanlara, pek hak etmedikleri bir önem bahşetti. Yaşanacak hayati ip çekme yarışında onların küçük müdahalesi belirleyici olabilecek. O nedenle küçük partiler, küçük adaylar, küçük hesaplar önplana çıktı. Adı duyulmadık partileri, şans tanımadığımız isimleri daha sık duyar olduk.
Ülkenin bu kadar kritik bir aşamasında, temsîliyeti olmayan parti ve isimlerin, belirleyici hale gelmesi haksızlık… Alabildiğine kutuplaşmış bir siyasetin zararlı meyvelerinden biri de bu: küçük partiler olduğundan daha büyük, önemsiz isimler olduğundan daha önemli görünüyor; kendilerini ağırdan satıyorlar.
Yeniden Refah Partisi’nin adaylık açıklamasının medyadan o kadar ilgisi görmesi, Fatih Erbakan’ın siyasi ağırlığından değil, Cumhur İttifakı’nın çaresizliğinden…
Muharrem İnce’nin bu kadar konuşuluyor olmasının nedeni, seçimde bir şansı olduğundan değil, Millet İttifakı’na ne kadar zarar verebileceği hesaplandığından…
Hüda-Par’ın bu kadar öne çıkması, tabanda bir karşılığı olduğu için değil, Erdoğan’ı kurtarmaya güçlerinin yetip yetmeyeceği merak edildiğinden…
Kendi doğal sınırlarına ulaşan ittifaklar, mevcut cepheyi genişletmek için bu küçük aktörleri kazanmak, dolayısıyla onların egolarına, aşırı taleplerine tahammül etmek zorunda kalıyorlar.
Bu sıkışmanın bir başka tatsız sonucu da ittifak içindeki kimi küçük ortaklara ve mızıkçı isimlere kapris yapma şansı ve koşul dayatma fırsatı sunması… İyi Parti içindeki çatlaklarda görünen bu...
İki blok arasında marjinallerin kıymete bindiği, herkesin yüzer gezer oylara kilitlendiği bu dönem, birkaç hafta daha sürecek. Ama göreceksiniz; ağırlık merkezi bu hızla muhalefetten yana kaymaya devam ederse güç siyasetinin mıknatıs etkisi devreye girecek. Küçükler, ortada kalmamak için kazanma şansı yüksek ittifaka kenetlenecek. Biraz daha sabır…
|