Almanya’nın nüfusu: 84,5 milyon… Türkiye’ninki 85 milyon…
2019 rakamlarıyla Almanya’da 33 bin itfaiye istasyonu vardı; Türkiye’de bin yüz... Yani Türkiye’de 1 milyonda ancak 15 kişiye bir itfaiye istasyonu düşerken, Almanya’da 1 milyonda bu rakam 406 kişi…
Bu, insan canına verilen kıymetle ilgili bir veri… Hükümetlerin kamu hizmetlerine yatırım konusundaki cimriliğinin üzerine, kamu denetiminin tamamen ortadan kaldırılması da eklenince büyük facialar kaçınılmaz oluyor. Geçen hafta kayak merkezi Bolu’daki bir otelde çıkan yangında 36’sı çocuk 78 kişinin ölmesi, bu faciaların son örneği oldu. Bakanlık ve belediye birbirini suçlarken, hiçbir yetkili sorumluluk alıp istifa gereği duymadı. Turizm Bakanı, zaten demokratik siyaset etiğine aykırı olarak büyük ölçekli bir turizm yatırımcısı… Erdoğan da “facia tüm yönleriyle aydınlatılacak” gibi klişe bir açıklamayla yetindi. Korkunç yangın, küllenmeye terk edildi.
Kamu yatırımlarına ödeneksizlik ve denetimsizlik faktörlerinin üzerine cezasızlık politikasını da eklemek gerek… Çünkü hükümete hâkim olan anlayış, kendi yandaşına en az denetimi uygulayıp en büyük kârı sağlamasına yardımcı olmak şeklinde…
Çok bilinen bir örneği hatırlatalım: 2015’te temeli atılan İstanbul Havalimanı, hükümetin en gözde inşaat firmaları tarafından 42 ayda bitirildi. 2006’da temel atan ve daha küçük olan Berlin havalimanının yapımı ise 14 yıl sürdü. Erdoğan bu durumun Almanya’yı kıskandırdığını söylerken, “Bizim farkımız bu” dedi: “İman, tekeden bile süt çıkartır”. Bu, inancın, olmayacak şeyleri bile başarabileceğine dair bir atasözü…
Ancak madalyonun bir de karanlık yüzü var: Hızla bitirilmesi için işçilerin neredeyse 7/24 çalıştırıldığı İstanbul Havalimanı’nın inşaatı sırasında 400 işçinin hayatını kaybettiği iddia edildi. İddialar yayılınca sonunda hükümet, ölü sayısının 27 olduğunu açıkladı. İşçilerin, koşulların iyileştirilmesi için yaptığı eylemler, jandarma tarafından bastırıldı; 600 işçi gözaltına alındı. Yani teke sütünden zehir çıktı. Almanya’yı kıskandıran başarının altında, kâr hırsı uğruna yaşam hakları elinden alınmış işçilerin kanı var. Daha da acısı, son faciada yiten 78 canın hesabını kimsenin vermeyeceğinden neredeyse herkesin emin olması…
|