Londra Yüksek Mahkemesi’nde iki gün boyunca Julian Assange’ın iade duruşmalarını izledim geçen hafta… Tarihi binaya, “Assange’a özgürlük” sloganları atan göstericilerin arasından geçerek girdik. Aramadan sonra yüksek tavanı, ahşap konstrüksiyonu, duvarlarını kaplayan kütüphanesi ile İngiliz aristokrasisinin ağırlığını hissettiren duruşma salonuna girdik. Yargıçların, savcıların ve avukatların başındaki beyaz peruklar ve konuşma tarzları, tarihi bir yargılama izlediğimiz duygusunu pekiştiriyordu. Aristokratik tabloyu bozan tek şey, salonun köşesine yerleştirilmiş demir parmaklıklı kafes ve yanındaki büyük ekran televizyondu. İkisi de duruşmanın ünlü sanığı Assange için hazırlanmıştı, ama ikisi de boştu. Yargılama, ciddi hasta olduğu söylenen Assange’ın gıyabında yapıldı.
İlk gün savunmayı, ikinci gün iddia makamını dinledik. İlkine göre Assange, ABD’nin savaş suçlarını sergileyen, cesur bir yayıncıydı; yargılanmasına yol açan bilgileri o sızdırmamış, sızdırılan bilgileri, -Batı’nın itibarlı gazeteleriyle birlikte- yayınlamıştı. Belgelerin yayınlanmasında “kamu yararı” vardı. Assange, ABD yurttaşı olmadığı için iade edilmemeliydi. CİA’in kendisini öldürme planları yapması, Amerikan yurttaşı olmadığı için ABD’de anayasal haklardan yararlanamayacak olması ve idam cezasına çarptırılma ihtimali gözönüne alınmalı ve iade edilmemeliydi.
ABD adına yapılan savunmaya göre ise Assange, “sorumsuz bir yayıncılık”la sadece devlet güvenliğini tehdit etmemiş, belgelerde adı geçen binlerce insanın hayatını da tehlikeye atmıştı. O yüzden ABD’ye iade edilip yargılanmalıydı.
Mahkemede temsil edilmeyen taraf, Wikileaks’in ve diğer Batılı gazetelerin yayınladığı haberler sayesinde haberdar olduğumuz, işkence gören tutsaklar, “yanlışlıkla” öldürülen siviller, topluca katledilen insanlardı. Yargılamanın asıl konusu onlar olduğu halde, gündemde değillerdi.
Şimdi iki İngiliz yargıç, beş yıldır yargılanmadan hücrede tutulan Assange’a iade öncesi son bir itiraz hakkı verilip verilmeyeceğine karar verecek. Bu hak verilirse itiraz süresince Assange tek kişilik hücresinde kalacak. Hak verilmezse ABD’ye gönderilip bir hücreye kapatılacak; belki Navalny tipi bir finale terkedilecek. Yani Assange için bir “ölümlerden ölüm beğen” durumu var. Ancak iade halinde Assange’ın ABD’de alacağı ceza, bundan sonra istihbaratın suçlarını kamuya duyurmaya yeltenecek ihbarcılar (whistlerblower’lar) ve bunları yayınlamaya cesaret edecek yayıncı ve gazetecilere peşin bir uyarı anlamına gelecek. O yüzden, Londra’daki duruşma salonundaki kafesin demir parmaklıklarının, aslında gazeteciliğin gelecekteki sınırlarını simgelediği söylenebilir.
|